Hacıemiroğulları Beyliği Zamanında Mesudiye

Emiroğulları Tarihi

Hacıemiroğulları Beyliği Zamanında Mesudiye

Anadolu Selçuklu Devleti XIV. yüzyılın başlarında yıkılmış, 1335 yılında Moğol-İlhanlı devrinin de sona ermesiyle Anadolu Beylikleri dönemi başlamıştır.

 

İşte bu beyliklerden biri de Hacıemiroğulları Beyliği’dir. Tokat;ın kuzeyi ile Mesudiye, Ordu, Giresun, Samsunun doğusu ve Trabzonun batısında hüküm sürmüş, Orta Karadeniz Bölgesinin Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamış bir beyliktir.[21]

Her ne kadar modern tarihçilerin bu bölgeyi Hacıemiroğulları Beyliği diye isimlendirmişlerse de[22] hüküm sürdükleri topraklar, Osmanlı belgelerinde Vilâyet-i Bayramlu olarak geçmektedir.[23] Bunun sebebi de, bu toprakların gaza yoluyla Hacı Emir’in babası Bayram Bey tarafından alınmış olmasıdır. O’nun ismi ilk olarak Trabzon kilise tarihçisi Panaretos’un Vekayinâmesi’nde geçmektedir.[24] Bu eserdeki bilgiye göre, Bayram Bey 1313 yılında bir sergiyi[25] basmıştır.

 

XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde de Bayram Bey, Trabzon Krallığı üzerindeki baskısını iyice artırmıştır. Panaretos Bayram Beyin 1322 yılında Maçka’ya bağlı Hamsiköyye büyük bir ordu getirdiğini, çatışmalarda çok Türk’ün katledildiğini, çok sayıda Türk atının ganimet olarak alındığını kaydetmektedir.[26] Bayram Bey’in bu tür baskınları, O’nun bir uç beyi olduğunu ortaya koymaktadır. Osmanlılar bu hizmetlerinden dolayı Hacıemiroğullarının hükümran olduğu topraklara Vilayet-i Bayramlu demişlerdir. Orta Karadeniz Bölgesi’nde Niksar merkezli Tacettinoğulları ile Mesudiye (Milas) Kaleköyde[27] teşkilatlanan Hacıemiroğulları Çepni Türkmenleridir.[28]

 

Çepniler Türkiye Türklerinin ataları olan Oğuzların 24 boyundan biridir. Çepnilerden söz eden en eski kaynak, Kaşgarlı Mahmudun Divanü Lügatit-Türk (Türk Lehçeleri Sözlüğü) isimli eserdir.[29]

 

Çepniler, Oğuz Hanın oğullarından Gök Hanın dört oğlundan biri olan Çepni nin neslinden türemişlerdir. Reşidüddine göre Çepni kelimesi, Yağı (düşman) olan her yerde durmayıp savaşan manasını taşımaktadır.[30] Çepnilerin ongunu (arması) Reşideddin ve Yazıcıoğluna göre sungur dur.[31]

XIII. yüz yılda yaşamış olan Hacı Bektâş-ı Velînin, Kırşehirin Suluca Karahöyük (bugünkü Hacı Bektaş ilçesi)’e gelip yerleştiğinde, burada ve çevresinde Çepniler ikamet etmekteydi.[32]

 

Hacı Bektaşînin halifelerinden Sarı Saltukun (M.1263-64) maiyeti olarak Anadolu;dan Dobrucaya giden, daha sonra Anadoluya geri dönen Türkmenlerin içinde Çepniler çoğunluktaydı.[33] A. Zeki Velidi Togan bugün İzmir ve Balıkesir çevresinde bulunan Çepnilerin, Kırım ve Dobrucadan geri gelen Çepnilerin torunları olduğunu ifade etmektedir.[34]

Trabzon Krallığının Karadeniz sahilinde kontrolleri altında olan en batıdaki yer Limnia (bugünkü Samsun iline bağlı Çarşamba ilçesindeki Taşlıköy olabilir) bölgesidir. Kral III. Aleksios sırasıyla 1351, 1356, 1357, 1361 ve 1369 yıllarında Limnia bölgesine giderek buraları ellerinde tutmaya çalışmıştır. Trabzon kilise tarihçisi Panaretos 19 Aralık 1356 yılında III. Aleksios’la beraber bu bölgeye gittiklerini, Giresunda Noel orucu tuttuklarını, Yasun Burnu’nda[35] 14 Türkü katlettiklerini ve orada şenlik yaptıklarını, Limniaya gidip geri dönmelerinin üç ay sürdüğünü kaydetmektedir.[36]

 

Yasun Burnunda katledilen 14 Türk Hacı Emirin askerleri idi ki, intikam olarak 13 Kasım 1357de Hacı Bayram Bey;in oğlu Hacı Emir İbrahim Bey Maçkaya kadar gazaya giderek etrafı tahrip edip, çok sayıda insan, hayvan ve ganimet ile geri dönmüştü.[37]

Erzincan Bey’i Ahi Ayna Bey, Akkoyonlu Tur Ali Bey, Bayburt Beyi Rikabdar Mehmet Bey ve Bozdoğan Bey 29 Haziran 1348 yılında Türkmen ittifakı oluşturarak Trabzon üzerine akın düzenlemişlerdir. Bu akınların önünü almak için; Trabzon Kralı III. Aleksios kız kardeşini Akkoyunlu Beyi Tur Ali Beyin oğlu Fahreddin Kutluğ Bey’le, eski Kral Basiliousun (1332-1340) kız kardeşi Theodora’yı da Bayram Beyin oğlu Hacı Emir İbrahimle evlendirmiştir.[38]

 

Trabzon Kralı III. Aleksios 1361 yılında damadı Hacı Emir İbrahimi ziyarete gelmiş olup, dönüşte Hacı Emir İbrahim Bey Krala Giresun’a kadar refakat etmiştir.[39] Bu ziyaretin, Hacıemiroğulları Beyliği’nin merkezinde gerçekleştiği hususunda fikir birliği olmasına rağmen; Panaretos’un Halibya[40] (Ünye ve Ordu bölgesi) dediği merkezin bugünkü Ordu iline bağlı Gölköy ilçesi ve Perşembe ilçesine bağlı Bolaman olduğu zannedilse de bizce bu merkez Mesudiye ilçesine bağlı olan Kaleköydür. Çünkü burası daha iç kesimde ve coğrafyaya hakim bir konumdadır. Şu an Kaleköydeki mahallelerden birinin adı Mirahurdur. Ayrıca çevresinde Sarayderesi ve Sarayseküsü isimli eski yerleşim birimleri bulunmaktadır. İşte bu yerleşim birimlerine verilen isimler de gösteriyor ki bu köy, Hacıemiroğullarına hükümranlık merkezi yapmış bir yerdir.[41]

 

Trabzon Rumları 1277 yılında denizden Sinopa saldırıda bulundular. Bu saldırı, bölgede bulunan Çepniler tarafından püskürtülmüştür.[42] Bu savunmayı yapan Çepnilerin Hacıemiroğulları ile ilgilerinin olup olmadığı bilinmemekle beraber, daha sonraki yıllarda Ünye tarafına doğru kaydıkları ve Bayram Bey’in idaresine girdikleri tahmin edilmektedir.[43]

 

Hacı Emir İbrahim Bey, 1387’de ciddi bir hastalığa yakalanır. Hastalığını ileri sürerek akrabalarını ve devletinin ileri gelenlerini toplar ve emirlik makamına oturacak en uygun kişinin oğlu Süleyman olduğunu anlatarak onlara yeni Emiri işaret eder. Geri kalan ömrünü ibadet ile geçireceğini ve Emirlik makamı için oğlu Süleymanın münasip olduğunu bildirir. Beyliğin ileri gelenleri bu duruma sevinerek Süleyman Beye bağlılıklarını bildirirler. Böylece Hacı Emir İbrahim Bey evlatlar arasındaki kavgayı engellemiş olur.

 

Ne var ki, Hacı Emir İbrahim Bey sağlığına kavuşunca, verdiği sözden vazgeçerek emirliği oğlundan geri almak ister. Bu durum baba oğul kavgası noktasına gelir. Baba oğul arasındaki bu mücadeleden yararlanmak isteyen komşuları Tacettinoğullarının, Hacıemiroğullarına saldıracağını hisseden Süleyman Bey Kadı Burhaneddinden (1345-1398) yardım ister.

Kadı Burhaneddin, elçisi Şeyhülislam Şeyh Yar Aliyi ikazda bulunmak üzere elçi olarak Tacettin Beye gönderir. Tacettin Bey, Hacıemiroğullarının topraklarına saldırmama konusunda kendisine gelen elçiye söz verir. Elçi daha Sivasa ulaşmadan 24 Ekim 1386 tarihinde Tacettin Bey Hacıemiroğullarına 12.000 atlı ile saldırır. Süleyman Bey karşı taarruzla Tacettin Beyi bir boğazda sıkıştırarak 500 askeriyle beraber öldürür.[44] Ordusu dağılan Tacettinoğulları büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalırlar.

 

Kadı Burhaneddin, ikazlarına rağmen Hacıemiroğulları Beyliğine saldıran Tacettinoğullarına: “Onların atalarından miras kalmış mülküne göz dikip düşmanlık ve kavga yolunu tutmuş, dostluk ve kardeşlik haklarını çiğnemişsin.” şeklinde bir mektup gönderir. Sonra da ordusunu alarak Tacettinoğulları Beyliğinin başkenti olan Niksar’a gelerek burayı kendi topraklarına katar. Hacıemiroğlu Süleyman Bey yakınlarından birini göndererek Kadı Burhaneddine bağlılıklarını arz eder. Bunun üzerine Kadı Burhaneddin, Süleyman Beyden gelen elçilerle İskefsir Kalesini[45] alarak 1386 yılında Hacıemiroğulları Beyliğine bağışlar.[46]

 

Hacı Emir İbrahim Beyin ismi, Tacettinoğulları’nın Hacıemiroğulları’na saldırısından sonra kaynaklarda geçmemektedir. Tacettinoğulları’nın saldırısına Süleyman Bey karşı koymuştur. Kadı Burhaneddin de kendisini muhatap kabul etmiştir. Bu da bize Süleyman Beyin Emirliğinin 1386 yılında kalıcı olduğunu göstermektedir.

Hacıemiroğulları Beyliğinin en parlak dönemi Süleyman Bey zamanında olmuştur. Çünkü 1380 yılında ordusuyla Ordu sahillerini tamamen Türk vatanı haline getirmiştir.[47]

 

Bölgenin tamamen fethinden sonra Milas’a[48] bağlı Kaleköydeki beylik merkezini, bugün Ordu ilinin 4 km. güneydoğu mesafesinde bulunan Eskipazara taşımışlardır. Adı geçen yerdeki harabeler, cami ve mezar taşları bu dönemden kalmadır. Ayrıca bu bölgede saha araştırması yapan Doç. Dr. Necati Demir Eskipazar çevresindeki arazinin bizzat beylik idarecilerine ait olduğunu ifade etmektedir.[49]

 

Hacıemiroğulları’nın, Karadeniz Bölgesi’nde bağımsızlıklarını ilan etmelerinden sonra ele geçirdikleri mıntıkalardan, Trabzon üzerine gazaya çıkmaları, bölgedeki Komnenos hakimiyetini epeyce zayıflatmıştı. Bu durum, Türk boylarının bu bölgeye yerleşmesinde hayati ehemmiyeti haizdi. Trabzon’a yapılan akınları önlemek için III. Aleksios; Hacı Emir İbrahim Bey’i kendisine enişte yaparak Türk akınlarını bertaraf etmişti. Bu husus, Hacıemiroğulları Beyliği’nin doğuya olacak akınlarını epeyce engellemiştir.[50]

 

Tacettinoğulları tehlikesini ortadan kaldıran Süleyman Bey, tekrar Trabzon tarafına yönelmişti. Trabzon Krallığının en önemli şehirlerinden Giresunu ilk defa Hacıemiroğlu Süleyman Bey 1397 yılının ilkbaharında fethetmiş[51] ve o tarihe kadar Müslümanların eline geçmeyen Giresun Kalesinin fethedilmesi, Süleyman Beyin yörede itibarını oldukça artırmıştı.[52]

Süleyman Bey, bu fethi Kadı Burhaneddine mektupla bildirmişti. Kadı, bu haber üzerine ülkesinde nöbetler çaldırıp, şenlikler düzenlemiş ve ayrıca kendisine bir de tebrik mektubu göndermiştir.[53]

Kaynakça

[21] Necati Demir, Türkler, Ankara 2002, c. VI, 824.

[22] Faruk Sümer, Tirebolu Tarihi, İstanbul 1992, s.3. ayrıca bkz., Yaşar Yücel, Kadı Burhaneddin Ahmed ve Devleti (1344-1398), Ankara 1983, s.89.

[23] BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 13. s. 425. de Cem u’l-mecmu -i Vilâyet-i Bayramlu me a İskefsir ve Milas olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 37. s. 34. de Vilâyet-i Satılmış ve Bayramlu olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 255. s. 305. de Kazâ-i Bayramlu olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 387. s. 597. de Canik-i Bayram Kazâsı olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 716. s. 3. de Nahiye-i Bayramlu nâm-ı diğer Ordu olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 53. s. 285. de Nâhiye-i Bayramlu olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 41. s. 9. de Nâhiye-i Bayramlu olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 85. s. 1. de Nâhiye-i Bayramlu olarak geçmektedir. BOA. Tapu Tahrir Defteri, Nu: 562. s. 5. de Nâhiye-i Ordu olarak geçmektedir. Geniş bilgi için bkz.; Bahaeddin Yediyıldız, Ordu Kazası Sosyal Tarihi, Ankara 1985.; ayrıca bkz.; Bahaeddin Yediyıldız-Ünal Üstün, Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları I 1455 Tarihli Tahrir Defteri, Ankara 1992.

[24] Antony Bryer, Greeks and Turkmens, Appendix I. S.V.143.

[25] Karadeniz Bölgesinde kır pazarları, “sergi” ismiyle anılmaktadır.

[26] Mehmet Bilgin,  Giresun Bölgesinde Türkmen Beylikleri ve İskan Hareketleri Giresun Tarihi Sempozyumu, İstanbul 1997, s.89; ayrıca bkz., Bryer. a.g.e., s.144.

[27] Feridun M. Emecen, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, İstanbul 2003, s.40.

[28] Mesudiye ilçesine bağlı olan ve 6 km uzaklıktaki Kaleköy’de saray, kale ve üç adet mezar bulunmaktadır. Mezar kitabeleri tahrip olmuştur. Buradaki bir mezar taşında,  Fî şehr-i rebi i’l-evvel senete sittetin ve erba în ve semânümi’e fî hicreti’n-Nebeviyye (H.Rebi ü’l-evvel 846 / M.Ağustos 1442) tarihi mevcuttur.

[29] Faruk Sümer, Çepniler, İstanbul 1992, s.7. ayrıca bkz.; Ali Çelik,  Çepnilerin Anadolu’nun Türkleşmesindeki Yeri ve Önemi Türkler, Ankara 2002, c.VI, 312. ayrıca bkz. Hilmi Göktürk, Anadoluda Oğuz Boyları, Anadolunun Dağında Ovasında Türk Mührü, İstanbul 1979, c. II. 103.

[30] M. Hanefi Bostan,  Anadoluda Çepni İskanı, Türkler, Ankara 2002, c.VI, 299; ayrıca bkz. Sümer, Çepniler, s.8.

[31] Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, 210-211.sahifeleri arasındaki II. ve III. çizelgeler. Sungur; doğan türü avcı bir kuştur. Türkler isim olarak da kullanmışlardır. Aksungur ve Karasungur gibi.

[32] Menâkıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî  Vilâyet-nâme , (Haz: A. Gölpınarlı), İstanbul 1958, s. 26.; ayrıca geniş bilgi için bkz., Çelik, a.g.e., s. 313.; Bostan, a.g.e., s. 299.

[33] Togan, a.g.e., s. 268.

[34] a.g.e., s. 268.

[35] Yasun Burnu, Ordu iline bağlı Perşembe ilçesindedir.

[36] Bryer, a.g.e., s.144.

[37] a.g.e., s. 145; Bilgin, a.g.e., s. 90.

[38] Bryer, a.g.e., s. 145; Bilgin, a.g.e., s. 90.

[39] Bryer, a.g.e., s. 145.

[40] a.g.e., s.132.; Bilgin, a.g.e., s. 90.; Rustam Shukurov,  Between Peace and Hostility: Trebizond and the Pontic Turkish Periphery in the Fourteenth Century , Mediterraenan Historical Review, IX/1 (1947), s.20-73.; Tellioğlu, a.g.e., s.149.; Demir, a.g.e., s.825.

[41] Mesudiye köylerinde yapmaya başladığımız saha ve demografi araştırmasında Mesudiye’nin Üçyol Beldesi, Birebir Köyü ve Beşbıyık Köyü’nde Emiroğlu isimli sülaleler tespit ettik. Bu üç sülale birbirlerini tanımıyorlar. Üçyol Beldesi’ndeki sülale, askeri bir sınıftan geldiklerini ve buranın yerlisi olduklarını söylüyorlar. Bugünkü soy isimleri Erdem. Birebir Köyü’ndekilerin bugünkü soy isimleri Buyurkan. Beşbıyık Köyü’ndekilerin soy isimleri ise Erdoğan. Bu üç sülalenin fiziki yapısı birbirlerine çok benziyor. Özellikle göz renkleri ve saç renkleri. Emiroğlu sülalelerinin Hacıemiroğulları’nın torunları olduklarını tahmin etmekteyiz. Bu çalışmamız Mesudiye coğrafyasını kapsayacak şekilde devam etmektedir.

[42] Bostan, a.g.e., s. 299.; Demir, a.g.e., s. 826.; İbn Bibi, el-Evâmiru’l-Alâiyye fi’l-Umûri’l-Alâiyye, (Haz:M. Öztürk), Ankara 1996, c. II, 238-239.

[43] Faruk Bümer, Çepniler, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S. 55, s. 7.

[44] Aziz B. Erdeşir-i Esterebadi, Bezm u Rezm, (Çev. Mürsel Öztürk), Ankara 1990, s. 309-313.; İnan, a.g.e., s. 65; Demir, a.g.e., s. 826.; Bilgin, a.g.e., s. 91.

[45] İskefsir bu gün Tokat iline bağlı olan Reşadiye ilçesidir. Mesudiye’ye (Milas-Hamidiye) nahiye olarak bağlı iken, 1906 yılında ayrılarak ilçe olmuştur. Geniş bilgi için bkz. Ali Rıza Atasoy, Tokat Reşadiye İlçesi Halk Kitabı, İstanbul 1951, s.40-41.

[46] Bezm u Rezm, s. 313-314.; Bilgin, a.g.e., s. 92.; Demir, a.g.e., s. 826.

[47] Demir, a.g.e., s. 826.

[48] Milas ismini ortasından akan ırmaktan almaktadır. Milas ismi, 3 Za. 1293 (20 Kasım 1876) yılında Sultan Abdülhamid’e izafeten Hamidiye olarak değiştirilmiştir. Geniş bilgi için bkz. BOA. İrâde Dâhiliye, Nu: 60297. Daha sonra 26 Kânûn-ı Sânî 1325 (8 Şubat 1910) tarihinde de Mesudiye ismini almıştır. Geniş bilgi için bkz. BOA. Dâhiliye Muhaberât-ı Umumiye İdâresi, Nu: 63/76.

[49] Demir, a.g.e. s. 826. Ayrıca Doç. Dr. Necati Demir’in Hacıemiroğulları ile ilgili saha çalışmaları devam etmektedir.

[50] Tellioğlu, a.g.e. s. 151.

[51] Feridun M. Emecen,  Giresun Tarihinin Bazı Meseleleri Giresun Tarihi Sempozyumu, İstanbul 1997, s. 22.; Tellioğlu, a.g.e., s. 151.; Demir, a.g.e., s. 827.

[52] Bezm u Rezm, s. 485.

[53] a.g.e., s. 485.; Bilgin, a.g.e., s. 93-94.; Demir, a.g.e., s. 827.