Hacıemiroğulları Beyliği Kitabı

Emiroğulları Ailesi

Hacıemiroğulları Beyliği Kitabı

ÖNSÖZ,

 

Hacıemiroğulları Beyliği konusunda yapılan araştırmalar, son derece azdır. Diğer Türk beylikleri konusunda çeşitli boyutlarda araştırmalar yayımlanmış, Hacıemiroğulları Beyliğinden ise ya kısaca bahsedilmiş ya da görmezden gelinmiştir.

 

Hacıemiroğulları Beyliği, öğrencilik yıllarımda Ordu ili ve yöresi ile ilgili araştırmalar yaptığım zamanlarda dikkatimi çekmişti. Ordu İli ve Yöresi Ağızlarını hazırlarken (1996-1998) konu hakkında biraz daha ayrıntıya inmeye çalıştım. Ancak kaynakların yetersizliği, beni hep çaresiz bıraktı. Daha sonraki yıllarda Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin dil, tarih ve kültürü konusunda çalışmalarıma devam ettim. Hacıemiroğulları Ailesi ve Hacıemiroğulları Beyliği konusunda rastladığım her bilgiyi ve kaynağı toplayıp bir araya getirdim. Alan araştırmalarım sırasında, bu konunun özellikle üzerinde durdum. Bir araya toplanan bilgiler, belirli bir olgunluğa ulaşınca çalışmalarımı bir kitap içerisinde toplamaya karar verdim.

Hacıemiroğulları Beyliği, kendilerinden önce Türk toprakları olan Tokat’ın kuzeyi ve Mesudiye ile kendilerinin Türk topraklarına kattığı Ordu ve Giresun, Samsun’un doğusu, Gümüşhane’nin kuzeyi ve Trabzon’un batısında hüküm sürmüş, Orta Karadeniz Bölgesi’nin büyük bölümünü Türk vatanı yapmış bir Türk beyliğidir. Hacıemiroğulları Beyliği Türkmenleri, ağırlıklı olarak Selçukluların bölgeyi fetih için sınır boyuna yerleştirdiği Oğuzların Çepni boyuna mensuptur.

 

Bu beyliğin tarih sahnesinde görülmesi, 1301dir. Fakat Hacı Bektaş Velî’nin (1209?-1270 / 71) bu bölgedeki Çepni Türkmenlerinin yerleşmesine yardımcı olmak maksadıyla Güvenç Abdalı, Kürtün de bulunan Süme Kalesinin batsındaki Taşlıca köyüne göndermesi dikkate alındığında, en geç 1260larda Çepni Türkmenlerinin Maçkaya yaklaştıkları kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

 

Çepni Türkmenlerinin çoğunlukta olduğu Hacıemiroğulları; Orta Karadeniz Bölgesini yani Ordu, Giresun ilinin tamamı ile Tokatın kuzeyi, Samsun un doğusu ve Trabzon un batısını Müslüman Türklerin vatanı hâline getirirken müthiş bir fetih ve iskân politikası uygulamışlardır.

 

Öyle anlaşılmaktadır ki Hacıemiroğulları’nın kale bekçileri ve merkezî küçük kuvvetleri hariç bir ordusu olmamıştır. Onlar, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar; savaş zamanında bir araya gelip ordularını oluşturuyorlardı. Türkler, ordu millettir. Halk, askeri birlikler gibi bölük bölük örgütlenmiş; fethettikleri yerlere bütün varlıklarıyla, ev halkıyla, ev eşyalarıyla, sürüleriyle bir bütün olarak yerleşmişlerdir. Dolayısıyla fethedilen yerleri, onlardan almak mümkün olamamıştır. Asıl fetih budur.

 

Bu yöreyi fethederken her bölüğün yerleştiği bölge, ayrı bir idari birim yani köy olmuştur. Bu idarî birimlerin bağlı olduğu merkezler, ilçe veya belde durumuna gelmiştir. Hacıemiroğulları Beyliği’nin fethettiği bölge, Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra idarî yapılanmaya pek dokunulmamıştır. Köylerin, beldelerin ve ilçelerin çoğu günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

Çepnilerin fetihteki ikinci politikası; insan öldürmemek, insana kıymamak düşüncesi üzerine kurulmuştur. Yöre fethedilirken ilerleme çok yavaş olmuştur. Bunun sebebi, güneyden kuzeye inilirken belki de tek bir savaşın bile yapılmamasıdır. Yörenin yerli halkı, çok büyük ihtimalle Hıristiyan Türkler olan Kıpçak ve Peçenekler, Çepni Türkmenlerinden rahatsız oldukça bölgeden uzaklaşıp başka yörelere yerleşmiştir. Çepniler de kalabalık köyleri bölerek boşalan arazilere yerleştirmiştir. Osmanlı Dönemi nde tutulan tahrir defterlerinden anladığımıza göre, fetih tamamlandığında bu yörede gayrimüslim kalmamıştır. Bununla birlikte belki de tek bir insanın hayatına da kıyılmamıştır.

 

Hacıemiroğlu Ailesinin kurduğu bu beyliğin adı, tarihî kaynaklarda Bayramoğulları Beyliği ya da Hacıemiroğulları Beyliği olarak geçmektedir. Bu ikili adlandırmaya sebep olan düşünce, beyliğin kurucusunun tam olarak belirlenememesinden kaynaklanmaktadır. Beylik; bazı kaynaklara göre Bayram Bey, bazılarına göre ise Bayram Bey’in oğlu Hacı Emir İbrahim Bey tarafından kurulmuştur.

 

Osmanlı Devleti’nin fethine kadar Hacı Emir ve oğulları tarafından idare edilen bu beyliğin sınırları; 1403 yılında, sahilde Vakfıkebir’in batısından Terme’ye kadar uzanıyordu. Terme’den güneyde Niksar’ın doğusuna çekilecek bir çizgi, beyliğin batı sınırını oluşturmaktaydı. Güney sınırı, Kelkit vadisini takip ediyor. Sonra Koyulhisar, Şebinkarahisar, Alucra, Şiran ve Torul u dışarıda bırakacak şekilde, Şebinkarahisar’ın kuzeyinden Kürtün’e çekilecek bir hat, beyliğin güney sınırını; oradan Vakfıkebir yakınlarına inen bir hat da beyliğin doğu sınırını gösteriyordu. Hacıemiroğulları Beyliği nin güney komşuları; Akkoyunlular, Erzincan Emirliği ve Şebinkarahisar Emriliği dir. Batısında Taceddinoğulları Beyliği, doğusunda da Trabzon Devleti bulunmakta idi.

 

Beyliğin ilk başkentinin Mesudiye ye bağlı Kaleköyü olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra başkentlerini, Ordu il merkezinin yaklaşık 4 km. güneyinde yer alan Eskipazar a taşımışlardır. Taşındıktan sonra bu yöreye Türklerde başkent anlamına gelen, Ordu adını vermişlerdir. Ordu ilimizin adı, bu tarihî olaya dayanmaktadır.

 

Hacıemiroğulları Beyliği, son dönemde yazılmış eserlerde hep küçük bir beylik olarak belirtilmiştir. Bunun doğru bir adlandırma olduğunu düşünmemekteyiz. Çünkü Ordu ve Giresun un tamamını, Tokat, Samsun, Sivas, Trabzon ve Gümüşhane nin bir bölümü gibi geniş bir coğrafyayı Türk vatanı yapan bir beyliğe bu sıfatı yakıştırmak, doğru bir tahlil olmasa gerektir.

 

Hacıemiroğulları Beyliği nin hızlı genişleyememesinin belki de en önemli sebebi, dünyanın pek çok ülkesinden dış destek alan Trabzon Devleti’nin hemen yanında yer almasıdır. Bir diğer unsur da coğrafyanın bu bölgede çok sarp olmasıdır.

 

Eski Türkiye Türkçesi, Beylikler Dönemi Türkçesi, Osmanlı Dömemi Türkçesinin kaynağı, Hacıemiroğuları nın hâkim olduğu bölgenin Türkçesi gibi görünmektedir. Zira Eski Türkiye Türkçesi özellikleri ile günümüz ağızlarını karşılaştırdığımızda, en fazla benzerliği Ordu ve Giresun yöresinde görmekteyiz. Bunun sebebini, Dânişmendlilerin medreselerini erken kurmasına ve Anadolu da ilk yazılı eserleri vermesine bağlayabiliriz. Dânişmend-nâme gibi Türkiye de ilk kaleme alınmış bir eserin Dânişmendli topraklarında yazılmış olması ve yaygın bir biçimde Selçuklu topraklarında okunması, bu duruma sebep olmuş olabilir. Hacıemiroğulları Beyliği, 1427 de Osmanlı Devleti ne bağlanmasıyla tarih sahnesinden çekilmiştir.

 

Bu çalışmamız dört bölümden oluşmaktadır.

  • İlk bölümü Hacıemiroğulları Beyliği Öncesi Ordu, Giresun, Tokat ve Trabzon Yöresi nin tarihi ile ilgilidir.
  • İkinci bölüm, Hacıemiroğulları Beyliği ne,
  • Üçüncü bölüm Hacıemiroğulları Beyliği ne Komşu Türkmen Beylikleri ne,
  • Dördüncü bölüm ise Günümüzde Emiroğulları’na ayrılmıştır.

 

Günümüzde Emiroğulları bölümü , Zekeriya Emiroğlunun yaptığı çalışmalara ve tarafımızdan sürdürülen alan araştırmalarına dayandırılarak oluşturulmuştur.

 

Emiroğulları ailesinin bir mensubu olan 1942 doğumlu , Trabzon un Araklı ilçesi nüfusuna kayıtlı , 1968 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinden mezun Zekeriya Emiroğlu, Ziraat Bankası nda çeşitli derecelerde görevde bulunmuştur. Örevde bulunduğu zamanlarda Türkiyenin muhtelif yerlerinde çalışmıştır. Görev yaptığı kurumda işi gereği çok sayıda insanla muhataptır. Zaman zaman karşısına Emiroğlu soyadını taşıyan insanlar çıkar. Zekeriya Emiroğlu nda bir merak uyanır. Emiroğulları konusunda 1972 de araştırma yapmaya başlar. Zekeriya Emiroğlu nun çalışmaları Günümüzde Emiroğulları bölümünün en önemli kaynaklarından biridir.

 

Biz, Karadeniz Bölgesini 1985 ten bu yana köy köy tarayarak alan araştırması yapmaktayız.

 

Yıllardır sürdürdüğümüz Karadeniz Bölgesi Dil, Tarih ve Kültür Araştırmaları çalışmalarımıza önemle üzerinde durduğumuz konulardan biri de sülâlelerdir. Sorumuz: Köyünüzde hangi sülâleler vardır, bunlar bu yöreye nereden gelmişlerdir? Bu soruya aldığımız cevaplar çok büyük bir bilgi birikimi durumuna gelmiştir. Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi nin nüfus örgüsü, hayal bile edilemeyecek bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu ayrı bir konu olup ileride bilim dünyasıyla paylaşılacaktır. Biz, burada konu ile ilgili olduğu için sadece Emiroğulları ile ilgili tuttuğumuz notlar üzerinde duracağız. Günümüzde Emiroğulları bölümünün kaynaklarından bir bölümü de bizim tuttuğumuz notlar ve arşivlediğimiz belgelerdir.

 

Bu çalışmaları yaparken gözden kaçmış ilmî ve teknik hatalarımızın bulunmaması, elbette mümkün değildir. İçeriği çok geniş olan eser hakkında eksiklerimiz de kalmış olabilir. Hatalarımızın düzeltilmesi ve eksiklerimizin tamamlanması için konuya vakıf olanların ve okuyucularımızın tenkidine muhtaç olduğumuzu belirtir, hatalarımızın iyi niyetimize bağışlanmasını temenni ederiz. Araştırmaları sırasında tuttuğu notları bu kitabın hazırlanmasında yararlanmak üzere bize verdiği için Sayın Zekeriya Emiroğlu ya teşekkürlerimi sunmak benim için bir borçtur.

Bu çalışmanın heyecanını benimle paylaşan ve kitap olarak hazırlanması sürecindeki bütün aşamalarda bana yardımcı olan aziz dostum Dr. Ali Osman Emiroğlu ya özellikle teşekkür ediyorum.

 

Bu çalışmanın tashihi, Edebiyat Öğretmeni Fikriye Demir ile çalışma arkadaşlarım Arş. Gör. Özkan Aydoğdu ve Tarih Öğretmeni Osman Kubilay Gül tarafından yapılmıştır. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

 

Sivas, 29 Ekim 2007

Prof. Dr. Necati DEMİR

 

Emiroğulları ailesi adına değerli hocamız sn. Prof. Dr. Necati Demir’e şükranlarımızı sunarız.

Bir soy, bir aile, bir tarih Hacıemiroğulları…