Danişmendliler ve Anadolu Selçukluları Zamanında Mesudiye

Buraya kadar Karadeniz Bölgesinde yaşayan kavimlere ait bilgileri özetledikten sonra, bu bölgeye gelerek yurt edinmiş olan atalarımıza ait malumatlar verilecektir.

Türkçe konuşan toplulukların Orta Asya’daki asıl anayurdunun neresi olduğu üzerinde birçok fikirler ileri sürülmüştür. Tarihçi Prof. Dr. Faruk SÜMER in de kabul ettiği gibi, Türklerin anayurdu Abakan, Tuba yörelerini de içine alan Yenisey ırmağı boyları ve ona yakın yörelerdir.[14]

X. yüzyılın ilk çeyreğinde Süd-Kendde Müslümanlığı kabul etmiş mühim bir Türk topluluğu görülmektedir ki, bunların Oğuzlar olduğu kanaati hakimdir.

Türklerin İslamiyete geçişleri Samanlıların Türk bölgelerindeki gayretleri ile olmuştur.[15]

XI. yüzyıldan itibaren kendilerine Türkmen de denilen Oğuzların; Türkiye Türkleri ile İran, Azerbaycan, Irak ve Türkmenistan Türklerinin ataları oldukları bilinmektedir. Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinin hanedanlarının da onlardan çıktığını hatırlarsak Oğuzların dünya tarihinde büyük roller üstlenmiş bir Türk kavmi olduğu apaçık ortaya çıkmış olur.[16]

Selçuklu Devletinin Karadeniz Bölgesi ile ilişkileri, Çağrı Beyin 1018de batı seferi ile başlamaktadır. Çağrı Beyin batı seferi, ilk bakışta Doğu Karadeniz Bölgesi ile alakasız gibi görünse bile, Bizansın gücünün ne seviyede olduğunu Selçukluların anlaması bakımından önemlidir. Ayrıca, güneydoğu Karadenizde etkili olan Ermenilerin ve Erzurum-Artvin havalisinde etkili olan Gürcülerin ilk defa Selçuklu askerleri ile karşılaşması ve mağlup olmaları, ileride başlayacak olan Oğuz göçleri için çok önemli neticeler ortaya koyacaktır.

Çağrı Bey’in batı seferinden sonra, Karadeniz Bölgesini de kapsamış olan ikinci Selçuklu akını İbrahim Yınal tarafından yapılmıştır. Dandanakan Zaferinin (23 Mayıs 1040) sonunda Büyük Selçuklu Devletinin kurulmasıyla, Sultan Tuğrul (1040-1063) devrinde Türkmen akınları sona ererek düzenli ordularla bu bölgeye girilmeye başlanmıştır.[17] Daha sonra Malazgirt Savaşına kadar olan zaman diliminde; 1047de Büyük Zab Suyu ve 1054de Muradiye ve Ercişin fethi sağlanmıştır. 1057-1063 yılları arasında devamlı olarak Anadolu’ya akınlar düzenlenmiştir. 1064’te Alp Arslan Gürcistan üzerine sefere çıkmıştır. Malazgirt Savaşı öncesindeki son akın olan 1067-1068’deki akınında Trabzon’a kadar ilerleyen Selçuklu Ordusu şehri ele geçirememişse de çok büyük ölçüde tahribatta bulunmuşlardır.

Selçuklu Sultanı Alp Arslan ile Bizans İmparatoru Romanos Diogenes (Romen Diyojen) arasında 26 ağustos 1071 yılında Malazgirt Ovası’nda yapılan savaş sonrasında, Anadolu’nun kapıları sonuna kadar Türklere açılmıştır.[18]

Danişmendliler, Anadolu’nun Türk yurdu haline getirilmesinde emeği geçen beyliklerden biri olup, 1071-1175 yılları arasında Niksar merkez olmak üzere, Orta Karadeniz Bölgesi’nin güney kesimlerine hakim olmuştur.

Emir Danişmend Taylu et-Türkmanî’nin gösterdiği yararlılıktan dolayı, Alp Arslan tarafından Sivas, Niksar, Elbistan ve Malatya kendisine yurt olarak verilmiştir. [19]

2.Kılıç Arslan 1174 tarihinde Danişmendli Beyliği’ni ortadan kaldırmış, 1176’da üzerine yürüyen Bizans İmparatoru Manuel’i Miryakefalon’da mağlup ederek Anadolu’daki siyasi üstünlüğünü herkese kabul ettirmiştir.[20]

 

Kaynakça

[14] Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, İstanbul 1967, s.IX.

[15] Sümer, a.g.e., s. 49-52.

[16] a.g.e., s.V.; Kenan İnan,  Giresun ve Havalisinde Türkmenler Giresun Tarihi Sempozyumu, İstanbul,1997 s. 59.

[17] Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Ankara 1995, s. 34.; ayrıca bkz.; Tellioğlu, a.g.e., s. 61-64.

[18] Malazgirt Savaşı ile ilgili geniş değerlendirmeler için bkz.; Mustafa Kafalı, Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesi, Ankara 1988, s. 8-9.; İbrahim Kafesoğlu,  Malazgirt Muharebesi Malazgirt Zaferi ve Alp Arslan, İstanbul 1971, s. 182-200.; Nejat Kaymaz, ” Malazgirt Savaşı İle Anadolu’nun Fethi ve Türkleşmesine Dair Malazgirt Armağanı, Ankara 1993, s. 259-268.

[19] Kerimuddin Mahmud-i Aksarayî, Müsameretü’l-Ahbar, (Nşr.M.Öztürk), Ankara 2000, s. 13.

[20] Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Camiü’d-Düvel, II (Nşr.A.Özgül), İzmir 2000, s. 156-158.; ayrıca Miryakefalon (Karamıkbeli) Savaşı hakkında geniş bilgi için bkz.; Abdülhaluk Çay, II. Kılıç Arslan, Ankara 1987, s. 68-88.