Hacıemiroğulları’ndan önce Türk toprakları olan Tokat’ın kuzeyi ve Mesudiye ile kendilerinin Türk topraklarına kattığı Ordu, Giresun, Samsun’un doğusu ve Trabzon’un batısında hüküm sürmüş; Orta Karadeniz Bölgesi’nin büyük bir bölümünü Türk vatanı yapmış Türk beyliğidir. Bu beylik, Türkmenleri ağırlıklı olarak Selçukluların bölgeyi fetih için sınır boyuna yerleştirdiği Hacı Emiroğulları yönetiminde Oğuzların Çepni boyuna mensuptur.
Beylik, bazı kaynaklara göre Bayram Bey, bazılarına göre Bayram Beyin oğlu Hacı Emir İbrahim Bey tarafından kurulmuştur. Hakkında derli toplu herhangi bir kaynak yoktur. İlgili bilgiler; çevre beyliklerin Kadı Burhaneddin devleti, Erzincan Mutahharten Beyliği , Akkoyunlular, Canik beylikleri’ kısmen yazılmış tarihleri, Trabzon Devleti saray tarihinin kaydedilen bölümleri, Trabzon (Giresun) ve Ordu ili tahrir defterleri ve günümüze ulaşabilen tarihî eserlerden elde edilebilmektedir. Hacıemiroğulları, köken bakımından Dânişmendlilere dayanmaktadır.
Hacıemiroğulları, köken bakımından Dânişmendlilere dayanmaktadır. Dânişmendliler, Malazgirt Savaşı’ndan (1071) hemen sonra tarih sahnesinde yer alan; Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat, Kayseri, Malatya, Gümüşhane ve yörelerinde hâkimiyetini sürdüren ilk Anadolu Türk beyliklerindendir. Ağırlıklı olarak Orta Anadolu’da yerleşmiş olmakla beraber Türkiye’nin kuzeyinde de mücadeleler vermişlerdir. Bu bölgede etkili olabilmek için başkentlerini Sivas’tan Niksar’a taşımışlardır. Dânişmend Gazi tarafından bazı yörelerde Karadeniz sahillerine yaklaşılmış, zaman zamanda geri çekilmek zorunda kalınmıştır.
Selçuklu Devleti XIV. yüzyılın başlarında yıkılmış, 1335 yılında Moğolİlhanlıdevrinin de sona ermesiyle Anadolu’da beylikler dönemi başlamıştır. Dânişmendlilerin Orta Karadeniz Bölgesi’ndeki mirasçıları olanHacı Emiroğulları ve Çepni Türkmenleri, bu yörede iki beylik kurmuştur. Bunların biri Dânişmendliler’inde merkezi olan Niksar’da kurulan Taceddinoğulları Beyliği diğeri ise Merkezi Dânişmendlilerin sınır kalesinin bulunduğu Mesudiye Kaleköy’de teşkilâtlanan Hacıemiroğulları Beyliği’dir. Pek çok tarihî kaynak Orta Karadeniz Bölgesi’nde yapılmış olan etkinlikleri Selçuklulara bağlamaktadırlar. Hâlbuki Selçukluların bu yörelerde, Trabzon’un birkaç kez kuşatılması hariç, plânlı bir hesabı olduğuna dair bir delile rastlanmamıştır. Yöredeki mücadeleler bölgeye yerleşmiş serhat beyleri tarafından yönetilmiştir. Trabzonlular 1277’de Çepni Türklerinin elinde bulunan Sinop’a denizden saldırıda bulunurlar. Çepni Türkleri, Trabzon’dan gelen orduyu yenilgiye uğratırlar. Bu savunmaya katılan Çepnilerin Hacıemiroğulları ile ilgisinin olup olmadığı tam bilinememektedir. Fakat bu bölgede yaşayan Türklerin daha sonraki yıllarda Ünye tarafına doğru kaydıkları ve Bayram Beyin idaresine girdikleri anlaşılmaktadır. Çepniler ve Hacı Emiroğulları1297’de Ünye’yi fethetmişler, doğuya doğru ilerleyerek Trabzon’a akın düzenlemişlerdir.
Dânişmendliler, Mesudiye’nin 6 km kuzeydoğusunda bir sınır kalesi yapıp yöredeki sınırları bu kale vasıtasıylakonrol etmekte idiler. Anadolu Selçukluları, 1178 yılında bu beyliğin varlığına son vermiştir. Dânişmendlitopraklarında yaşayan Çepnilerin bir bölümü Selçuklular tarafından Çanakkale ve Balıkesir civarında iskân ettirilmiştir. Burada iskân ettirilenler daha sonra Karasıoğulları Beyliği’ni kurmuştur. Kadı Burhaneddin, Hacıemiroğulları Beyliği’ne saldırıda bulunan Taceddin Beye gönderdiği mektupta “Onların atalarından miras kalmış mülküne göz dikip düşmanlık ve kavga yolunu tutmuş, dostluk ve kardeşlik haklarını çiğnemişsin” şeklinde ifade kullanması, bunun bir delili olsa gerektir.
Ayrıca Ordu yöresinin 1455 tarihli tahrir defterinde “Bayramdânişmend” ismiyle kaydedilen köy, bir geçişi anlatmaktadır. 1455 yılında kaleme alınan Ordu ili ve yöresi tahrir defterinde Dânişmendlilerle ilgili yer isimleri şunlardır: Bölük-i Geriş-i Alibeğce (Kabadüz) Dânişmendlü ve İsadânişmendlü; Bölük-i Niyabet-i Çamaş (Çamaş) Dânişmendlü; Niyâbet-i Geriş-i Sevdeşlü / Ulubeğlü (Ulubey) Dânişmendköy bi-ism-i Kovancı; Nahiye-i Milas (Mesudiye) Taylu; Niyâbet-i Kebsil(Giresun’a bağlı Bulancak ilçesinin bir bölümü) Meliklü; Niyâbet-i Kıruk ili (Yavuzkemal) Karadânişmend ve Bayramdânişmend (Yediyıldız-Üstün; s.XXX-XLII). Adı geçen yerlerin bazıları sahile çok yakındır.
Beylikle ilgili elimize ulaşan ilk bilgi Trabzon Devleti İmparatoru II.Aleksios’un 1301 yılı eylül ayında Giresun’a karargâh kurarak komşu Türk beyini yenilgiye uğratmasıdır. Kaynaklarda bu beyin adı okunamamıştır. Bryer, Küçük Ağa olabileceğini belirtmiştir. Fakat bu bey, Ünye’de bir kale yaptıran ve hâlâ aynı isimle bilinen Genç Ağa olmalıdır.
İlhanlıların yıkılmasından sonra, alt yapısı hazır olan Hacıemiroğulları Beyliği’nin temelinin Bayram Bey tarafından atıldığı hatta kurulduğu Mesudiye ilçesine bağlı Kaleköy’de bulunan Hacıemiroğuları Beyliği’ne ait saray, kale ve kümbetler ile mezar kitabeleri büyük oranda tahrip olmuştur. Buna rağmen beyliğin ilk merkezi olduğunu ortaya koyacak deliller hâlâ mevcuttur. İlçe merkezine 6 km uzaklıktaki Kaleköy’dedir. 14’ncü yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Günümüzde burada üç kümbet kalıntısı ve kaya mezarları görülebilir. Yapının bulunduğu Kaleköy’de, Selçuklu döneminden kalma kaya mezarlar ve Çepni Türklerinin mezar taşları görülür. Ayrıca eski mezar taşları mevcuttur. Ancak bu mezar taşlarının oldukça ilginç olduğunu söylemek gerekir. Kale köyü mezarlığında bulunan Türkmen mezarlığı bölümünde hiç şekillendirilmemiş veya kabaca biçimlendirilmiş dikit şeklindeki mezar taşları görülür. Bunların benzerlerine Orta Asya’da Orhun ve Yenisey bölgesindeki ve Kazakistan çevresindeki mezarlarda rastlanır. Hatta burada bulunan mezar taşlarının, Ahlat’da bulunan mezar taşlarıyla da benzerliği vardır.
Günümüzde burayı ziyaret ederseniz: büyük sur duvarları ve kümbet kalıntıları ile tarihi mezar kalıntılarını görebilirsiniz. Kale köyünde bulunan 3 kümbet incelendiğinde: bunların iki katlı olarak inşa edildiği, üst katlarının tamamen yıkık olduğu görülür. Alt kısmı yani mezar odası durmaktadır, ancak girişleri oldukça zarar görmüştür. Kümbetlerin mezar odaları altıgen biçimindedir. Mezar odasının zemini tahta döşelidir. Kenarlarda ölülerin bırakıldığı raflar bulunur. Yakın zaman öncesine kadar burada ölülere ait kemiklerin bulunduğu söyleniyor. Ancak kümbetler açıldıktan sonra, sahipsiz kalmışlar ve hava ile temas eden ahşap malzeme zamanla çürümüştür. Tabii define avcılarını da unutmamak gerek. Onlar da kümbetlere aşırı zarar vermişlerdir.