Hacı Emiroğulları Beyliği, köken bakımından Danişmendliler’e dayanmaktadır. Danişmendliler, Malazgirt Savaşı’ndan (h. 464 / m. 1071) hemen sonra tarih sahnesinde yer alan; Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat, Kayseri, Malatya, Gümüşhane ve yörelerinde hâkimiyetini sürdüren ilk Anadolu Türk beyliklerindendir. Ağırlıklı olarak Orta Anadolu’da yerleşmiş olmakla beraber Türkiye’nin kuzeyinde de mücadeleler vermişlerdir. Bu bölgede etkili olabilmek için başkentlerini Sivas’tan Niksar’a taşımışlardır. Danişmend Gazi tarafından bazı yörelerde Karadeniz sahillerine yaklaşılmış , zaman zaman da geri çekilmek zorunda kalınmıştır.
Danişmendliler, Mesudiye’nin altı km. kuzey-doğusunda bir sınır kalesi yapıp yöredeki sınırları bu kale vasıtasıyla kontrol etmekte idiler. Anadolu Selçukluları, h. 574 / m. 1178 yılında bu beyliğin varlığına son vermiştir. Danişmendli topraklarında yaşayan Çepnilerin bir bölümü Selçuklular tarafından Çanakkale ve Balıkesir civarında iskân ettirilmiştir. Burada iskân ettirilenler daha sonra Karasi Beyliği’ni kurmuştur.
Anadolu Selçuklu Devleti XIV. yüzyılın başlarında yıkılmış, (h. 736/m. 1335) Moğol-İlhanlıdevrinin de sona ermesiyle Anadolu’da beylikler dönemi başlamıştır. Danişmendliler’in Orta Karadeniz Bölgesi’ndeki mirasçıları olan Çepni Türkmenleri, bu yörede iki beylik kurmuştur. Bunların biri Danişmenliler’in de merkezi olan Niksar’da kurulan Taceddinoğulları Beyliği , diğeri ise merkezi Danişmendliler’in sınır kalesinin bulunduğu MesudiyeKaleköy’de teşkilatlanan Hacı Emiroğulları Beyliği’dir. Trabzon Rumları (h. 675/m. 1277) Çepni Türklerinin elinde bulunan Sinop’a denizden saldırıda bulunurlar. Çepni Türkleri, Rumları yenilgiye uğratırlar . Bu savunmaya katılan Çepnilerin Hacı Emiroğulları ile ilgisinin olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bu bölgede yaşayan Türklerin daha sonraki yıllarda Ünye tarafına doğru kaydıkları ve Bayram Bey’in idaresine girdikleri tahmin edilmektedir.
Bölgedeki Türkmenler müstakil beylik hâline geldikten sonra sürekli Trabzon Rumlarıyla mücadele içerisinde olmuşlardır. Mesudiye’den sık sık hareket ederek Doğu Karadeniz Dağları’nın zirvesinden doğuya doğru akınlar düzenlemişlerdir. Bu dağlar üzerinde bulunan, ne zamandan ve kimlerden kaldığı belli olmayan çok sayıdaki toplu mezarlar muhtemelen yörede yüzyıllar boyunca süren mücadelelerin ürünüdür. İlhanlılar’da iç savaş başlamış, bunun üzerine Anadolu’nun her tarafında Türkler serbest kalmıştır. Bunun sonucunda beylikler bağımsız hâle gelmiştir. Akınlar daha sonraki yıllarda da devam etmiş, Türkler uygun yerlerde iskân edilmiştir. Fırsat buldukça Harşit Irmağı, Aksu Irmağı, Melet Irmağı, Bolaman Irmağı vadilerinden sahile doğru yerleşerek ilerlemişler ve yurt tutmuşlardır. Dolayısıyla Orta Doğu Karadeniz Bölgesi’nin fethi sırasında, büyük mücadeleler Canik Dağları’nın zirvesinde gerçekleşmiştir. Canik Dağları’nın kuzeyinde, Trabzon’a yapılan seferler hariç, büyük savaşlar olmamış ordu biçiminde teşkilâtlanmış “Hacı Emiroğulları Beyliği” yönetimindeki halkı (Çepnilerin cogunlukdaolduğu , Döğer, Eymür, Karkın, Alayuntlu, Bayındır, Iğdır boyları) bölgeyi iskân ederek fethetmişlerdir.
Hacıemiroğulları Beyliği’nin en parlak dönemi Hacı Emir oğlu Süleyman Bey zamanında olmuştur denilebilir. Yaklaşık yüzyıl süren Ordu ve Giresunyöresinin fethedilmesi bölgede yaşayan Türk halkı açısından olumlu bir biçimde onun zamanında sonuçlanmıştır. Ordusuyla beraber sahile inerek Orduve yöresini bir daha değişmemek üzere Türk vatanı hâline getirmiştir. Karadeniz de fetih dönemini izlerini taşıyan tahrirlerde ‘’ Kadimlik Yurtlarıyla muaf’’ sayılan
Bölge ‘’Kadimlik Yurtlarıyla evlad-ı Fatihi Vilayet’’ olarak tarihe geçmiştir. Bölgenin tamamen fethinden sonra beylik merkezi de değiştirilmiştir. Daha önce Mesudiye’nin Kaleköyü’nde bulunan beylik merkezi, bugün Ordu ili şehir merkezinin yaklaşık dört kilometre güneydoğusunda bulunan Eskipazar’a taşınır. Adı geçen yerdeki mezar taşları, cami ve çevresinde bulunan harabeler bu dönemden kalmadır. Ayrıca Eskipazar çevresindeki arazinin bizzat beylik idarecilerine ait olduğu bilinmektedir. Bölgenin tamamen fethinden sonra beylik merkezi de değiştirilmiştir. Daha önce Mesudiye’nin Kaleköyü’nde bulunan beylik merkezi, bugün Ordu ili şehir merkezinin yaklaşık dört kilometre güneydoğusunda bulunan Eskipazar’a taşınır. Adı geçen yerdeki mezar taşları, cami ve çevresinde bulunan harabeler bu dönemden kalmadır. Ayrıca Eskipazar çevresindeki arazinin bizzat beylik idarecilerine ait olduğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin fethine kadar Hacı Emir ve oğulları tarafından idare edilen bu beyliğin sınırları, h. 806/ m. 1403 yılında, sahilde Vakfıkebir’in batısından Terme’ye kadar uzanıyordu. Terme’den güneyde Niksar’ın doğusuna çekilecek bir çizgi, beyliğin batı sınırını oluşturmaktaydı. Güney sınırı Kelkit vadisini takip ediyor, sonra Koyuluhisar ve Şebinkarahisar’ı dışarda bırakacak şekilde, güneyinden Kürtün’e, oradan da Vakfıkebir yakınlarına inen bir hat da, beyliğin doğu sınırını gösteriyordu. HacıEmiroğulları Beyliği döneminden günümüze İkizce’dekiGençağa Kalesi, Mesudiye ilçesine bağlı Kaleköy’deki saray, kale ve kümbet harabeleri; Ordu il merkezine yaklaşık dört kilometre uzaklıkta olan Eskipazar Camii ve harabeleri; Hatipli köyündeki mezar taşları; Ordu Selimiye Camii’nin mihrabı kalmıştır. Başka eserlerin zamanımıza ulaşamaması, bu dönemde eserlerin muhtemelen Ahşap ve Ahşap işçiliğinden yapılması nedeniyledir.
Mesudiye Kalesi, Mesudiye ilçesine altı km. uzaklıkta bulunan Kaleköy sınırları içerisindedir. Kuzeyden güneye doğru uzanan doğal bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Hacı Emiroğulları’nın ilk merkezi olduğu bilinmektedir. Kale, günümüzde harabe durumdadır. Çevresinde tarihî mezarlar ve kümbetler bulunmaktadır. Eskipazar Camii; XIV. yüzyılda inşa edilmiştir. Ordu il merkezinin güneydoğusunda, Ordu Ulubey karayolunun dördüncü km. sinde bir mezarlığın içerisinde yer almaktadır. Hatipli Köyü mezar taşları ise Eskipazar Camii’nin yaklaşık bir km. kuzeydoğusunda yer almaktadır. Mezarların tamamına yakını tahrip edilip fındık bahçesi haline etirilmiştir. Geriye kalan mezarlardan bazılarının Hacı Emiroğulları döneminden kaldığı anlaşılmıştır.