Anadolu’nun Türkleşmesinde 24 Oğuz Boyu’na bağlı Türkmenlerin çok büyük rolü olmuştur. Bu çerçevede Karadeniz Bölgesi’ne yerleştirilen Oğuz Boylarına bağlı Türkmenler, gerek fetihler ve gerekse uygulanan iskan politikasıyla bölgenin Türkleşmesini sağlamışlardır.
Prof. Dr. Faruk Sümer’e göre(1); XVI. yüzyılda, Amasya, Canik (Samsun), Çorum, Karahisar-ı Şarki, Kastamonu, Kengırı (Çankırı), Sivas ve Trabzon(2) sancaklarındaki yer adları incelendiğinde, 24 Oğuz Boyu’nun 21’i bölgeye yerleşmiştir. Bunlar; Kayı, Bayad, Kara-Evli, Yazır, Döğer, Todurga, Afşar, Kızık, Beğ-Dili, Karkın, Bayındır, Çavundur, Çepni, Salur, Eymür, Ala-Yundlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva ve Kınık boylandır. Bölgede bu boylara ait toplam 268 yer adı bulunmaktadır.
Amasya’ya bu boylardan 14’ü yerleşmiş olup, bunlara ait 26 yer adı belirlenmiştir. Canik’e (Samsun) 10 boy yerleşmiştir; bunlara ait 19 yer adı vardır. Çorum’a 13 boy yerleşmiştir; bunlara ait 28 yer adı vardır. Kara-Hisar Şarki’ye 10 boy yerleşmiştir; bunlara ait 19 yerleşim adı belirlenmiştir. Kastamonu, Sivas’tan sonra en fazla boy adının belirlendiği sancaktır. Burada yerleşen toplam 15 boya ait 68 yer adı vardır. Kengırı’da (Çankırı) ise 19 boy yerleşmiş, bunlara ait 35 yer adı belirlenmiştir. Sivas, 24 Oğuz Boyu’nun adını enfazla taşıyan sancaktır; buraya 20 yerleşmiştir. Trabzon’da 2 boya ait 3 yer adı belirlenmiştir(3).
Kıyı şeridi başta olmak üzere, Karadeniz Bölgesi’nin Türkleşmesinde
buraya yerleşen 21 boydan özellikle Çepniler çok önemli roller oynamışlardır. Bölgede Hacı-Emiroğulları isimli bir beylik de kuran Çenpiler’in faaliyetleri, Prof. Dr. Faruk Sümer tarafından şöyle anlatılmaktadır(4):
“Çepni; Avşar gibi, adı zamanımıza kadar gelmiş bir boydur. Vilayet-nameye göre Kır-Şehir’in Sulucu Kara-Hüyük köyüne gelen Hacı Bektaş-ı Veli’nin ilk müridleri Çepni’den idiler. Çepniler’in önemli bir kısmı herhalde 1240’daki Baba İshak Türkmenleri’nin isyanına katılmıştır.
Onlardan önemli bir kümenin 1277 yılında Sinop yöresinde yaşadığı görülüyor. Aynı yılda Çepni Türkleri Sinop şehrine denizden saldıran Trabzon Rum İmparatorunu mağlup ederek, şehrin onun eline geçmesini önlemiştir. Çepniler’in bu tarihten sonra Canit (Canik) denilen Samsun’un doğusunda Giresun yöresine kadar uzanan sık ormanlık bölgeye girerek orayı yavaş yavaş fethettikleri anlaşılıyor.
XIV. yüzyılın ortalarında bugünkü Ordu vilayetine Bayram-Oğlu Hacı Emir adlı bir Türk beyinin hakim bulunduğunu görüyoruz. Hacı-Emir 1358 yılında kalabalık bir asker ile Trabzon’un batısındaki Maçka’ya gelerek bu bölgede yağma ve tahriplerde bulunduktan sonra bol ganimet (doyumluk) ile ülkesine dönmüştü. Bugün Ordu’nun merkez köylerinden Bayramlı eskiden yörenin merkezi olup, bu ad aynı zamanda bütün yöreyi de ifade ediyordu. Bayramlı adı Hacı-Emir Bey’in babası Bayram’dan gelmiş olabilir.
Aynı yılda Trabzon imparatoru, Hacı-Emir’in akınlarını önlemek için diğer Türk beylerine yaptığı gibi, kızını onunla evlendirdi. Aleksis daha sonra (1381’de) bir kızını da Niksar beyi Tacuddin’e vermiş ve böylece üç Türk beyini kendisine güveyi edinmişti.
Hacı-emir 1361 yılında Trabzon imparatorlarının elinde olan Giresun’a bir saldırı düzenlemişti. 1380 yılında ise Trabzon İmparatoru’nun Çepniler üzerine yürüdüğünü görüyoruz. Trabzon ve kayinamecisi Panaretes’e göre, İmparator 1000 kişilik bir yaya kuvvetini Tirebolu şehrine gönderdikten sonra atlılar ile de kendisi hareket etmiştir. İmparator, Philabonite ırmağı yatağını izleyerek Cheimaiae’ye kadar Çepniler kovalamış ve yurtlarını yakıp yıkmış, ayrıca Çepniler’in ele geçirdiği bazı hafif gemileri de kurtarmıştı. İmparator bundan sonra Sthlabopiastis denilen yere gelmişti. Tirebolu’ya gönderilmiş olan yayalara gelince, Onlar Cotzanta’ya kadar her yeri yakıp yıkmışlardı. Fakat dönerken Çepniler tarafından kovalandılar. Panaretes’in bu sözleri, batıdan Tirebolu’ya kadar kıyı bölgesi ile bu kıyı bölgesinin güneyindeki toprakların Çepniler’in elinde bulunduğunu gösteriyor.
Hacı-Emir Bey’in ölümü üzerine yerine oğlu Süleyman Bey geçti. Süleyman Bey 798 veya 799’da (1396-1397) Giresun şehrini ele geçirdi. 1404 yılında Timur’a giden İspanyol elçisi Clavijo, Ordu ve Giresun’un 10.000 kişilik bir orduya sahip bulunan Hacı Emir’in elinde olduğunu söyler.
Anlaşılacağı üzere bu beylik Canik Bölgesi’nin fethinde önemli bir rol oynamış ve Hacı-Emir ailesinin buyruğundaki Türkler de bu bölgedeki Türk halkının aslını teşkil etmişlerdir. Bunlar arasında Çepniler’in önemli bir yer tuttukları anlaşılıyor. Canik halkından bir kısmını Çepniler’in oluşturduğu XIV. yüzyıla ait belgelerden anlaşıldığı gibi, Trabzon’un güney ve batısındaki yörelere de Çepniler’in yerleştiğini biliyoruz. İspanyol elçisi Clavijo, Trabzon’dan Erzincan’a gelirken yolda Cepniler’e ait bir kale görmüştü.
Çepniler’den bir bölük, Uzun Hasan Bey zamanında Ak Koyunlu hizmetine girmiştir. Bu Çepniler’in başında İl-Aldı Bey bulunuyordu. Hasan Bey’in 837 (1468-1469) yılında Bitlis’in fethine gönderildiği emirler arasında İl-Aldı Bey de vardı. İl Aldı Bey’in dirliğinin Doğu-Anadolu’da olduğu anlaşılıyor. 883 (1478) yılında Yakub Bey Uzun Hasan Bey’in ölümünden sonra Ak-Koyunlu tahtına geçen ağabeyi Sultan Halil’in üzerine yürüdüğü zaman İl-Aldı Bey de ona katılmıştı. İki kardeş Hoy yakınındaki emirlerden Bayındır Bey, İsfendiyar oğlu Kızıl Ahmed Bey ile İl-Aldı Bey’i savaşın yapılacağı yeri seçmekle görevlendirmişti. İl-Aldı Bey Çepnilerinin, Trabzon bölgesi Çepnileri’nden olmaları ve kuvvetli ihtimaldir. Ak-Koyunluların halefi olan Safeviler’in hizmetinde de Çepniler vardı
XVI. yüzyılda Anadolu’da Çepniler’e ait 43 yer adı görülebilmiştir…”
XVI. yüzyılda Çepni Boyu’na bağlı oymaklar; Halep Türkmenleri, Ulu-Yörükler, Dulkadirliler, Atçekenler, Iran Türkmenleri arasında ve Adana, Trabzon, Koç-Hisar (Şerefli), Hamid Sancağı, Çorum ve Boz-Ok’ta yaşıyorlardı.
Prof. Dr. Faruk Sümer, Trabzon Bölgesi Çepnileri hakkında şu bilgileri vermektedir:
“Osmanlı coğrafyacılarından Mehmed Aşık’ın XVI. yüzyılın sonlarında yazdığı Menazirü’1-evalim adlı eserinde Trabzon yöresinde yaşayan Türk halkından önemli bir kısmın Çepniler’den oluştuğu, yörenin batı ve güney tarafındaki dağların da Çepni dağları adını taşıdığı yolunda bir kaydın bulunduğu bilinmektedir. Tahrir defterlerinden bu Çepniler’le ilgili mühim kayıtlar elde edilmektedir.
Birinci Selim devrine ait (921 – 1515 – 1516 tarihli) bir defterde Çepniler’in yoğun bir şekilde yaşadıkları yer “vilayet-i Çepni” adı ile ayrı bir idari yöre olarak gösterilmiştir. Bu yörenin, defterdeki yer adlarından, Giresun, Torul ve Görele arasındaki saha olduğu anlaşılıyor. Özellikle Kürtün kazasına tamamen Çenpileryerleşmişlerdir. Bununla beraber Çepniler, Trabzon-Torul-Vakf-ı Kebir arasındaki sahada da yaşamaktadırlar.
Çepni yöresinde Ozgur, Kaya-Dibi, Kurtulmuş, Yenice-Hisar, Seyyid, Çandarlu, Alını-Yuma, Engezlü, Firuzlu, Halkalu, Yakalkan, Kilise, Kul Çukuru, Şaban, Dikmeci, Yamğurca, Emürlü, Sarban, Uzun-Dere, Kara-Göncü, Mürsellü, Tana-Deresi, Derelü, Ak-Yuma, Karınca gibi büyük bir kısmı Türkçe adlar taşıyan kalabalık nüfuslu köyler görülmektedir. Buradaki Çepniler tamamen toprağa bağlanmışlardır. Hıristiyanlar ise sahil şehirlerinde oturuyorlardı.
Çepni yöresi de tımar sistemine tabi olup dirlikler de genellikle Çepni beylerine verilmiştir. Örneğin Busatlu (her halde Ebü Saidlu’dan) adlı bir zeamet Çepni beylerinden Mehmed Bey Oğlu AliYar Bey’in tasarrufunda idi. Mehmed Bey’in Halil, Ali Han, Himmet ve Nasuh adlı oğulları da tımar sahibi idiler. Yine Çepni beylerinden Aydın Bey oğlu Halil, Piri Bey oğlu Busad da tımara tasarruf ediyorlardı. Defterde tımar sahibi daha bir çok Çepni beyinin adı geçmektedir.
Bu Çepni beylerinin yanında, özellikle eski zamanlarda din ve tarikat adamlarının bulunduğu görülüyor. Mezkür defterde Yakub Halife adlı bir tarikat adamının cami, zaviye ve sarp yerlerdeköprüler yaptırmış “ehl-i velayet ve sahib-i keramet” bir kimse olduğu ve Çepni beylerinden Süleyman Bey’in, onun yaptırdığı cami ile ailesi için dört parça köy vakfettiği yazılıyor.
Süleyman Halife adlı diğer bir Çepni tarikat adamının da sarp bir boğazda köprü yaptırmış olduğu aynı defterde kaydediliyor. Yine Çepnilere bağlı bazı kişilerin da Giresun, Ordu ve Tirebolu camilerinde imamlık, hatiplik ve cüzhanlık görevlerinde bulundukları anlaşılıyor. Trabzon’un doğusunda bulunan yerlerdeki dirliklerden bazılarının da Çepniler’in elinde olduğu görülüyor.
Yine Kanuni devrinde Doğu Anadolu’da, hatta Irak’taki kalelerde gönüllü gediğinde görev yapan çokça Çepni bulunduğu anlaşılıyor. Bunların çoğu Trabzon ve Canik Çepnileri’nden idi. 975 (1567) yılında Bayburt Alaybeyinin de Çepniler’den olduğunu biliyoruz(5).”
Karadeniz Bölgesi’nde böylesine önemli roller oynayan Çepni boyu ile ilgili bilgiler XVIII. yüzyıldaki belgelere de geçmiştir. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun belirlediğine göre; “Trabzon’da Görele (Parabolu) Kazası halkından Çepniler, yerlerini terk ederek, 1732 yılında Espiye madeni çevresindeki bölgelere yerleşmişlerdi. Bununla beraber, bir süre sonra buradan kaldırılarak eski yerlerine yerleştirilmişlerdir(6).”
Dipnotlar
1) F. Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destanları, İlavelerle 3. bsk., İst., (1980, s. 211 vd.). 2) Bu sekiz sancağın seçilmesinin sebebi; XVI. Yüzyıldaki idaritaksimata göre, bölgede Yunan-Rum emellerini yoğunlaştığı yerlerin bu sancakların topraklarını tamamen veya kısmen kapsamasından dolayıdır. 1995 idari taksimatı dikkate alındığında ise, onyedi vilayetimiz Rum-Yunan propagandası içinde yer almaktadır. Bunlar; Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Çankırı, Çorum, Sinop, Amasya, Samsun, Tokat, Ordu, Sivas, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize, Artvin vilayetlerimizdir.
3) Sancaklardaki boylar ve bunlara ait toplam yer adları TABLO:
25’de gösterilmiştir.
4) A.g.e., s. 327 vd.
5) A.g.e., s. 331-332.
6) Y. Halaçoğlu XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ank., 1991, s. 131.